“Ama orada Lut da var” dedi. “Biz orada olanları daha iyi biliriz. Biz onu ve –karısı dışında- aile halkını elbette kurtaracağız çünkü o kadın geride kalacaklardandır” dediler.
الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة
İbrahim:Fakat orada Lut var, dedi. Biz, orada kimin olduğunu daha iyi biliyoruz. Onu ve ailesini kurtaracağız, karısı hariç. O geride kalanlardandır
الترجمة التركية - شعبان بريتش
(İbrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Şöyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasındadır.
الترجمة التركية - مجمع الملك فهد
İbrahim -aleyhisselam- meleklere, "Sizin halkını helâk etmek istediğiniz bu şehirde Lût da var ve o zalimlerden birisi değildir.” dedi. Melekler de şöyle yanıt verdiler: "Biz orada kimlerin olduğunu senden daha iyi biliyoruz. Biz onu ve bütün ailesini şehir halkının üzerine inecek olan azapla helâk olmaktan kurtaracağız. Ancak karısı hariç; o ise, helâk olanlarla beraber kalacak ve onu da onlarla beraber helâk edeceğiz."
الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم
قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطٗاۚ قَالُواْ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَن فِيهَاۖ لَنُنَجِّيَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
(Ibrahim) dedi ki: "Ama orada Lut var!" Söyle cevap verdiler: "Biz orada kimlerin bulundugunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracagiz. Yalniz karisi müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasindadir. "
Turkish - Turkish translation
قَالَ إِنَّ فِيهَا لُوطٗاۚ قَالُواْ نَحۡنُ أَعۡلَمُ بِمَن فِيهَاۖ لَنُنَجِّيَنَّهُۥ وَأَهۡلَهُۥٓ إِلَّا ٱمۡرَأَتَهُۥ كَانَتۡ مِنَ ٱلۡغَٰبِرِينَ
İbrahim: "Ama Lut oradadır" dedi, elçiler: "Biz orada olanları daha iyi biliriz; onu ve geride kalanlardan olacak karısı dışında ailesini kurtaracağız" dediler.
Diyanet Isleri - Turkish translation