Bir Mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de anlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir.
الترجمة التركية - مركز رواد الترجمة
Onlar, bir mümin hakkında akrabalık da antlaşma da gözetmezler. İşte onlar taşkınlık edenlerdir.
الترجمة التركية - شعبان بريتش
Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.
الترجمة التركية - مجمع الملك فهد
Üzerinde oldukları düşmanlık sebebi ile bir Mü'min hakkında ne bir akrabalık ve ne de bir anlaşma gözetirler. Onlar zulüm ve düşmanlıkla vasıflandıklarından dolayı Allah'ın sınırlarını çiğnemişlerdir.
الترجمة التركية للمختصر في تفسير القرآن الكريم
لَا يَرۡقُبُونَ فِي مُؤۡمِنٍ إِلّٗا وَلَا ذِمَّةٗۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُعۡتَدُونَ
Bir mümin hakkinda ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlasma. Bunlar iste böyle haddi asan kimselerdir.
Turkish - Turkish translation
لَا يَرۡقُبُونَ فِي مُؤۡمِنٍ إِلّٗا وَلَا ذِمَّةٗۚ وَأُوْلَـٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡمُعۡتَدُونَ
Onlar hiçbir müminin yakınlık veya ahdini gözetmezler. İşte aşırı gidenler bunlardır.
Diyanet Isleri - Turkish translation